Koltuk altında kitle; lenf bezlerinin şişmesi (lenfadenopati), yağ bezesi (lipom) veya kıl kökü iltihabı gibi nedenlerle ortaya çıkan bir yumru veya şişliktir. Bu oluşumlar, genellikle zararsız bir enfeksiyona işaret eden ve dokunmakla acıyan bir beze şeklinde olabileceği gibi, daha nadir ve ciddi durumları düşündürebilen ağrısız ve sert yapıda da hissedilebilir. Kesin tanı, uzman bir hekimin fiziki muayenesi, ultrason gibi görüntüleme yöntemleri ve şüpheli durumlarda biyopsi ile konulur. Tedavi planı tamamen altta yatan nedene bağlıdır; basit enfeksiyonlar antibiyotiklerle geçerken, bazı kitlelerin cerrahi olarak çıkarılması gerekebilir.

Koltuk altında kitle ilk fark edildiğinde neden paniğe kapılmamalıyız?

Koltuk altında beklenmedik bir yumru hissetmek, şüphesiz endişe verici bir deneyimdir. Bu endişenin temel nedeni, bu tür bir bulgunun toplumda genellikle ciddi bir sağlık sorunuyla, özellikle de kanserle ilişkilendirilmesidir. Fakat unutulmamalıdır ki istatistiksel olarak bu kitlelerin büyük bir bölümü iyi huylu (benign) olarak tanımlanan ve tedavi edilebilir durumlardan kaynaklanır. Hatta çoğu, hiçbir müdahaleye gerek kalmadan zamanla kendiliğinden kaybolur.

Bu durumu anlamlandırmanın ilk adımı, korkunun ve belirsizliğin yerini bilginin ve farkındalığın almasıdır. Bir kitlenin varlığı, vücudun size bir sinyal verdiğini gösterir. Bu sinyali doğru yorumlamak, gereksiz yere endişelenmekten kaçınmak ve en önemlisi, gerektiğinde doğru adımları atabilmek için bir uzmana başvurmak hayati önem taşır. Bu durum paniğe kapılmak yerine bilinçli hareket etmeyi gerektirir.

Koltuk altı anatomisi, koltuk altında kitle oluşumunu nasıl etkiler?

Koltuk altı bölgesi, yani tıptaki adıyla aksilla, sadece kolun gövdeyle birleştiği basit bir alan değildir. Burası, vücudun savunma mekanizmasının en önemli merkezlerinden biridir. Bu bölge, karmaşık bir yapıya sahiptir ve birçok önemli dokuyu barındırır.

Bu yapılar arasında en kritik olanlar lenf düğümleridir. Vücudun bağışıklık sisteminin adeta birer kalesi olan bu küçük, fasulye şeklindeki organlar, vücudun enfeksiyonlarla ve kanser gibi yabancı hücrelerle savaşmasında kilit bir rol oynar. Lenf düğümlerinin temel görevi, lenf sıvısını bir filtre gibi süzerek içindeki zararlı maddeleri yakalamaktır. Bir tehdit algıladıklarında, bu istilacılarla savaşmak için bağışıklık hücreleri üretmeye başlarlar. Bu yoğun aktivite, lenf düğümünün şişmesine ve sonuç olarak koltuk altında kitle olarak hissedilmesine neden olur. Yani bu şişlik, çoğu zaman savunma sisteminizin görev başında olduğunun bir işaretidir. Koltuk altında, özellikle kol, göğüs duvarı ve memeden gelen lenf sıvısını süzen 20 ila 40 adet lenf düğümü bulunur. Bu nedenle bu bölgelerdeki herhangi bir sorun, ilk belirtisini sıkça koltuk altı lenf düğümlerinde gösterir.

Enfeksiyonlar ve aşılar koltuk altında kitle oluşumuna nasıl yol açar?

Vücut, herhangi bir bölgede bakteri veya virüs gibi bir davetsiz misafirle karşılaştığında, en yakınındaki lenf düğümlerini alarma geçirir. Kol, el veya göğüs bölgesindeki bir enfeksiyon durumunda, bu alarm zilleri koltuk altındaki lenf düğümleri için çalar. Bu düğümler, enfeksiyonla savaşmak için hızla çalışmaya başlar ve bu süreçte şişerler. Bu duruma “reaktif lenfadenopati” denir ve ortaya çıkan kitle genellikle dokunmaya karşı hassas veya ağrılıdır. Bu vücudun sağlıklı bir tepkisidir ve endişe edilecek bir durum değildir.

Enfeksiyon kaynaklı kitlelere yol açan bazı yaygın durumlar şunlardır:

  • Üst solunum yolu enfeksiyonları (grip, soğuk algınlığı)
  • Boğaz ağrısı (strep throat)
  • Diş enfeksiyonları ve apseleri
  • Selülit gibi cilt enfeksiyonları
  • Mononükleoz (öpücük hastalığı)
  • Kedi tırmığı hastalığı

Ayrıca bağışıklık sistemini uyaran aşılar da (örneğin COVID-19 veya grip aşısı) aşı yapılan kolun altındaki lenf düğümlerinde geçici ve tamamen zararsız bir şişliğe neden olabilir. Bu tür kitleler, altta yatan enfeksiyon tedavi edildiğinde veya vücut enfeksiyonu yendiğinde genellikle birkaç hafta içinde kendiliğinden küçülerek kaybolur.

Lipom (yağ bezesi) kaynaklı bir koltuk altında kitle nasıl anlaşılır?

Lipomlar, halk arasında “yağ bezesi” olarak bilinen ve en sık rastlanan iyi huylu yumuşak doku tümörleridir. Kesinlikle kanser değildirler ve genellikle tıbbi bir tehdit oluşturmazlar. Genellikle cilt ile altındaki kas tabakası arasında yer alırlar. Bir lipomu diğer kitlelerden ayıran bazı tipik özellikler vardır. Parmakla hafifçe bastırdığınızda cilt altında kolayca hareket ettiğini hissedersiniz. Dokunulduğunda yumuşak, hamur veya lastik kıvamındadır. Çoğunlukla ağrısızdırlar, ancak büyüyerek yakındaki bir sinire baskı yapmaları durumunda ağrıya neden olabilirler. Genellikle yavaş büyürler. Lipomlar genellikle tedavi gerektirmez. Ancak estetik olarak sizi rahatsız ediyorsa, ağrıya yol açıyorsa veya hızlı bir büyüme gösteriyorsa, küçük bir cerrahi müdahale ile kolayca çıkarılabilirler.

Cilt sorunları ağrılı bir koltuk altında kitle yaratabilir mi?

Evet, kesinlikle. Koltuk altı, ter bezleri ve kıl kökleri açısından çok zengin bir bölge olduğu için çeşitli cilt sorunlarına oldukça yatkındır. Bu sorunlar sıklıkla kitle oluşumuyla kendini gösterir ve genellikle ağrılıdır.

Sık karşılaşılan bazı cilt kaynaklı kitle nedenleri şunlardır.

Folikülit, Çıban ve Apseler: Tıraş, aşırı terleme veya hijyenin yetersiz olduğu durumlarda kıl kökleri iltihaplanabilir (folikülit). Bu durum küçük, kırmızı ve hassas sivilceler oluşturur. Enfeksiyon derinleşirse, içinde irin biriken, daha büyük ve oldukça ağrılı bir şişlik olan çıban veya apseye dönüşebilir.

Hidradenit Süpürativa (Köpek Memesi Hastalığı): Bu kıl köklerinin tıkanması ve iltihaplanmasıyla seyreden kronik bir cilt hastalığıdır. Genellikle koltuk altı ve kasık gibi sürtünmenin olduğu bölgelerde, tekrarlayan, ağrılı, çıban benzeri ve akıntılı şişlikler şeklinde başlar. Bu lezyonlar yavaş iyileşir ve zamanla cilt altında izler bırakabilir.

Kistler: Epidermoid ve pilar kistler, cilt altında keratinle dolu küçük keseciklerdir. Genellikle yavaş büyüyen, hareketli ve ağrısız yumrular olarak hissedilirler. Ancak iltihaplanır veya patlarlarsa kırmızı, şiş ve ağrılı bir hal alabilirler.

İyi huylu meme dokusu değişiklikleri koltuk altında kitle olarak kendini gösterebilir mi?

Evet, bu sıkça karşılaşılan bir durumdur. Meme dokusu, bazen “Spence’in kuyruğu” olarak bilinen bir uzantı ile anatomik olarak koltuk altına doğru yayılabilir. Bu nedenle memede gelişen ve tamamen iyi huylu olan bazı durumlar sanki sadece koltuk altında izole bir kitle varmış gibi hissedilebilir.

Bunun en tipik örneği fibroadenomlardır. Özellikle 15-35 yaş arası genç kadınlarda en sık görülen iyi huylu (kanserli olmayan) katı meme tümörleri olan fibroadenomlar, eğer bu koltuk altı uzantısında yer alıyorsa, koltuk altında kitle olarak fark edilebilir. Bu kitlelerin tipik özellikleri vardır:

  • Pürüzsüz yüzeyli
  • Lastik kıvamında
  • Yuvarlak veya oval şekilli
  • Meme dokusu içinde kolayca hareket edebilen
  • Genellikle ağrısız (ancak adet dönemi öncesi hassaslaşabilir)

Meme kanseri ile koltuk altında kitle arasında nasıl bir bağlantı vardır?

Meme dokusunun lenf sıvısı drenajının büyük bir kısmı, yani yaklaşık %75’i, doğrudan koltuk altındaki (aksiller) lenf düğümlerine akar. Bu yakın anatomik bağlantı, koltuk altını meme kanserinin yayılması için en yaygın ilk durak haline getirir. Kanser hücreleri oluştukları ana tümörden koptuğunda, bu lenf yollarını kullanarak lenf düğümlerine ulaşır ve burada çoğalmaya başlar. Bu durum lenf düğümünün büyümesine ve sertleşerek bir kitle olarak hissedilmesine neden olur.

Bazı durumlarda, koltuk altındaki bu kitle, memedeki kanserin ilk ve hatta tek belirtisi olabilir. Özellikle sert, ağrısız, düzensiz kenarlı ve çevre dokulara yapışık olduğu için hareket etmeyen bir kitle, meme kanseri şüphesini önemli ölçüde artırır. Hatta bazen memedeki ana tümör henüz muayenede hissedilemeyecek veya mamografi gibi görüntüleme yöntemleriyle saptanamayacak kadar küçük olabilir. Bu duruma “okült (gizli) meme kanseri” denir ve bu vakalarda hastanın tek şikayeti koltuk altında fark ettiği kitledir. Koltuk altı lenf düğümlerinin kanser tarafından tutulmuş olması, hastalığın evresini belirleyen ve tedavi planını doğrudan etkileyen en kritik faktörlerden biridir.

Lenfoma (lenf bezi kanseri) bir koltuk altında kitle olarak ortaya çıkabilir mi?

Evet, lenfoma doğrudan lenf sisteminin kendisinden başlayan bir kanser türü olduğu için, en sık görülen belirtilerinden biri boyun, kasık veya koltuk altında ağrısız kitle veya şişliklerdir. Lenfoma, lenfosit adı verilen bağışıklık sistemi hücrelerinin kanserleşmesi sonucu ortaya çıkar. Bu kanserli hücreler lenf düğümlerinde kontrolsüz bir şekilde çoğalarak onların büyümesine ve şişmesine neden olur.

Lenfomaya bağlı şişliklerin genellikle enfeksiyonlara bağlı olanlardan farklı özellikleri vardır.

Ağrısızdır: Genellikle dokunmakla ağrı yapmaz.

Kıvamı ve Hareketliliği: Genellikle lastik kıvamında ve dokunulduğunda cilt altında hareket edebilir bir yapıdadır.

Boyutu: Genellikle 1.5 cm’den büyük, üzüm tanesi veya daha büyük boyutlara ulaşabilir.

Lenfoma şüphesini artıran diğer önemli belirtiler ise “B semptomları” olarak bilinir.

Belirgin bir sebep olmaksızın devam eden ateş

Gece yatağı veya kıyafetleri ıslatacak derecede yoğun terleme

Son altı ayda vücut ağırlığının %10’undan fazlasının istemsiz olarak kaybedilmesi

Bu sistemik belirtilere ek olarak kalıcı yorgunluk, nefes darlığı ve ciltte kaşıntı da görülebilir. Bir kitlenin sadece elle muayene ile lenfoma olup olmadığını anlamak imkansızdır; kesin tanı için mutlaka biyopsi yapılması gerekir.

Hangi belirtilerde koltuk altında kitle için doktora başvurmak gerekir?

Her koltuk altı kitlesi acil bir durum olmasa da bazı “kırmızı bayrak” olarak nitelendirilebilecek belirtiler altta yatan durumun daha ciddi olabileceğine işaret eder ve gecikmeden tıbbi değerlendirme gerektirir.

Aşağıdaki durumlardan herhangi biri mevcutsa mutlaka bir uzmana danışılmalıdır.

Kalıcılık: Kitle, bir enfeksiyon sonrası bekleneceği gibi birkaç hafta içinde küçülmüyor, aksine iki haftadan daha uzun süredir varlığını sürdürüyorsa.

Büyüme: Kitlenin boyutunda gözle görülür bir artış varsa.

Sertlik ve Sabitlik: Kitle dokunulduğunda sert, taş gibi hissediliyorsa ve cilt altında hareket etmiyorsa, yani çevre dokulara yapışıksa.

Sistemik Belirtiler: Kitleye yukarıda bahsedilen kilo kaybı, gece terlemesi, ateş ve sürekli yorgunluk gibi tüm vücudu etkileyen belirtiler eşlik ediyorsa.

Ek Meme ve Cilt Değişiklikleri: Kitleyle birlikte aynı taraftaki memede veya meme ucunda şekil değişikliği, meme derisinde çekinti, portakal kabuğu görünümü, renk değişikliği veya meme ucundan kanlı akıntı gibi bulgular varsa.

Koltuk altında kitle şüphesiyle gidilen doktor muayenesinde neler yapılır?

Tanı süreci, endişelerinizi ve bulgularınızı anlamaya yönelik sistematik bir yaklaşımdır. İlk adım her zaman kapsamlı bir doktor muayenesidir. Doktor önce tıbbi geçmişinizi (anamnez) öğrenmek için size bir dizi soru soracaktır. Kitlenin ne zaman fark edildiği, zamanla değişip değişmediği, ağrı olup olmadığı, yakın zamanda geçirilmiş bir enfeksiyon veya yaralanma, kedi tırmalaması öyküsü, yaptırdığınız aşılar ve ailenizde kanser öyküsü olup olmadığı gibi konuları sorgular.

Ardından, sadece koltuk altındaki kitleyi değil aynı zamanda potansiyel olarak ilişkili diğer bölgeleri de dikkatlice muayene eder. Bu muayene sırasında doktor parmaklarıyla (palpasyon) kitlenin tam yerini, boyutunu, şeklini, kıvamını (sert, yumuşak, lastik gibi), hareketliliğini ve hassasiyetini değerlendirir. Ayrıca her iki memeyi, diğer koltuk altını, boyun ve kasık bölgelerini de olası ek bulgular açısından kontrol eder.

Koltuk altında kitle tanısında görüntüleme yöntemleri neden önemlidir?

Fiziksel muayene sonrası kitlenin doğası hakkında daha fazla bilgiye ihtiyaç duyulursa, doktorunuz çeşitli görüntüleme testleri isteyebilir. Bu testler, kitlenin içine “bakmamızı” sağlayarak tanı sürecini bir adım öteye taşır.

Başlıca kullanılan görüntüleme yöntemleri şunlardır.

Ultrasonografi (USG): Koltuk altı kitlelerinin değerlendirilmesinde ilk ve en değerli yöntemdir. Ses dalgalarıyla çalışır, radyasyon içermez ve bir kitlenin basit bir sıvı dolu kist mi yoksa potansiyel olarak endişe verici katı bir doku mu olduğunu kolayca ayırt edebilir. Ayrıca biyopsi iğnesinin doğru hedefe yönlendirilmesi için mükemmel bir rehberlik sağlar.

Mamografi: Özellikle 40 yaş üstü kadınlarda veya meme kanseri şüphesi olan durumlarda standart bir testtir. Hem memeyi hem de koltuk altı bölgesini X-ışınları kullanarak görüntüler.

Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG): Bu ileri görüntüleme yöntemi, kitlenin çevre dokularla olan ilişkisini, yayılımını ve kökenini üç boyutlu olarak detaylı bir şekilde göstermek için kullanılır.

Şüpheli bir koltuk altında kitle için neden biyopsi “altın standart” kabul edilir?

Muayene ve görüntüleme testleri bir yapbozun önemli parçalarıdır, ancak resmi tamamlayan ve şüpheye yer bırakmayan son parça biyopsidir. Biyopsi, bir kitlenin doğasını hücresel düzeyde ortaya koyan “altın standart” tanı yöntemidir. Bir kitleden biyopsi yapılması, onun kesinlikle kanser olduğu anlamına gelmez. Hatta yapılan biyopsilerin çoğu iyi huylu sonuçlar verir. Ancak emin olmanın ve doğru tedavi yolunu çizmenin tek yolu budur. Biyopsi ile elde edilen doku örneği, bir patolog tarafından incelenerek şu kritik sorulara yanıt verir: Kitle iyi huylu mu, kötü huylu mu? Eğer kötü huylu ise, kanserin türü nedir? Meme kanseri ise, tedavi seçeneklerini doğrudan etkileyecek moleküler özellikleri nelerdir? Bu bilgiler olmadan, modern ve kişiye özel kanser tedavisi planlamak mümkün değildir.

İyi huylu olduğu anlaşılan bir koltuk altında kitle için tedavi seçenekleri nelerdir?

Koltuk altı kitlenizin iyi huylu olduğu kesinleştikten sonra, tedavi yaklaşımı tamamen altta yatan nedene ve sizin semptomlarınıza göre kişiselleştirilir. Her kitle cerrahi müdahale gerektirmez.

Tedavi seçenekleri geniş bir yelpazede yer alır.

Gözlem ve Bekleme: Özellikle bir enfeksiyon veya aşıya bağlı reaktif lenf düğümü şişlikleri, herhangi bir tedaviye ihtiyaç duymadan birkaç hafta içinde kendiliğinden düzelir.

Medikal Tedavi: Eğer kitleye bakteriyel bir enfeksiyon neden oluyorsa, tedavi genellikle ağızdan veya krem şeklinde antibiyotiklerdir.

Evde Uygulanabilecek Yöntemler: Enfeksiyona bağlı ağrılı ve hassas kitleler için bölgeye sıcak ve nemli bir kompres uygulamak kan akışını artırarak iltihabın dağılmasına yardımcı olabilir.

Cerrahi Çıkarma: İyi huylu olsalar bile, ağrıya neden olan hızlı büyüyen veya estetik olarak sizi rahatsız eden lipomlar, kistler veya fibroadenomlar basit bir cerrahi işlemle tamamen çıkarılabilir.

Kötü huylu bir koltuk altında kitle saptandığında cerrahinin rolü nedir?

Kanser tanısı konulduğunda, cerrahi tedavi genellikle kemoterapi, radyoterapi ve hedefe yönelik tedavileri içeren çok yönlü bir yaklaşımın merkezinde yer alır. Kötü huylu bir koltuk altında kitle varlığında cerrahi, hem hastalığın yayılımını kontrol altına almak hem de hastalığı doğru bir şekilde evreleyerek gelecekteki tedavi planını belirlemek için temel bir rol oynar. Kanserli lenf düğümlerini çıkarmak, hastalığın o bölgede yeniden ortaya çıkma (nüks etme) riskini azaltır ve kanserin vücudun daha uzak bölgelerine yayılmasını (metastaz yapmasını) önlemeye yardımcı olur.

Koltuk altı cerrahisi sonrası hastaları neler bekler ve lenfödem riski nasıl yönetilir?

Koltuk altı cerrahisi sonrası iyileşme süreci, yapılan işlemin kapsamına göre değişiklik gösterir. Ameliyat sonrası kısa vadede ağrı, şişlik ve morarma gibi beklenen durumlar yaşanır. Kolun iç kısmında ve göğüs duvarında, ameliyat sırasında o bölgedeki bir sinirin etkilenmesine bağlı olarak geçici veya kalıcı uyuşukluk ve his kaybı olabilir. Bu sık görülen bir durumdur.

En önemli ve dikkatle yönetilmesi gereken uzun vadeli risk ise lenfödemdir. Lenf düğümlerinin çıkarılması, kol ve göğüsten lenf sıvısının drenajını bozabilir. Bu durum sıvının kolda birikerek kronik şişliğe, ağırlık hissine, gerginliğe ve enfeksiyon riskinde artışa yol açmasına neden olur. Lenfödem ömür boyu devam eden bir risktir ve yönetimi için erken teşhis kritik öneme sahiptir. Lenfödem yönetiminde kullanılan başlıca yöntemler şunlardır:

  • Özel masaj teknikleri (manuel lenf drenajı)
  • Kompresyon (baskı) giysileri
  • Özel bandajlama teknikleri
  • Kişiye özel egzersiz programları
  • Bölüm 6: Sonuç ve Öneriler

Koltuk altında kitle fark ettiğimde atmam gereken en doğru adım nedir?

Koltuk altında bir kitle bulmak endişe verici olabilir, ancak bu rehberde de detaylandırdığımız gibi, nedenleri çok çeşitlidir ve büyük çoğunluğu iyi huylu durumlardır. Bu durumda yapmanız gereken ilk ve en önemli adım, panik yapmadan, durumu kendi kendinize teşhis etmeye çalışmadan ve gecikmeden bir Genel Cerrahi ve Cerrahi Onkoloji uzmanına başvurmaktır. İnternette bulunan bilgiler ve kişisel deneyimler, profesyonel tıbbi tavsiyenin yerini asla tutamaz. Unutulmamalıdır ki özellikle kötü huylu kitlelerde, erken teşhis tedavinin başarısı için en kritik faktördür. Belirtileri göz ardı etmek veya doktora başvurmayı ertelemek, potansiyel olarak tedavi edilebilir bir durumu daha karmaşık hale getirebilir. Vücudunuzun verdiği bu sinyali ciddiye almak ve profesyonel yardım aramak, kendi sağlığınız için atabileceğiniz en sorumlu adımdır.

İstanbul'daki Muayenehane Konumu

WhatsApp Hemen Bilgi Al
Bize Ulaşın!