Meme kitleleri, çeşitli nedenlere bağlı olarak gelişmiş ve çevresindeki meme dokusundan daha sert olarak saptanan yumrulardır. Kitlenin büyüklüğü, büyüme hızı, kitlenin büyüklüğünün menstruasyon ile ilişkisi, kitlenin kıvamı, komşu dokular ile ilişkisi en önemli özellikleridir.
Meme kitleleri meme hastalıklarının en sık görülen bulgusudur. Meme kanserli hastaların yaklaşık %70-80’inde çoğu kez ağrısız olan kitleler vardır. Ancak tüm kitleler meme kanseri değildir. Özellikle genç yaşlarda İyi huylu birçok hastalık meme kitlesine neden olabilir. Bunlar arasında fibroadenomlar, meme kistleri ve mastit (meme enfeksiyonu) sayılabilir. Memesinde kitle farkeden kişi heyecana kapılmamalıdır. Önemli olan meme kitlesi saptayan kişinin gecikmeden bir genel cerrahi uzmanına başvurmasıdır.
Meme kitleleri kötü huylu ve iyi huylu olarak ikiye ayrılır. Kötü huylu meme kitleleri (Meme kanserine ait kitleler) genellikle ağrısız, sert, düzensiz sınırlı ve meme içinde zor hareket ettirilen yumrulardır. Meme cildinde portakal kabuğuna benzer ödemli bir görünüme yol açabilirler. Meme cildinde ve meme başında çekintiye neden olabilirler. İlerlemiş durumlarda meme cildinde ülserasyon (yüzeyel yara) görülebilir. Bazen kötü huylu meme kitleleri ile birlikte meme başından kanlı akıntı da görülebilir.
Memenin iyi huylu kitlelerinin başında fibroadenomlar gelir. Bunlar düzgün oval şekilli, iyi sınırlı, kauçuk kıvamında hareketli yumrulardır. İyi huylu kitleye yol açan bir diğer hastalık meme kistleridir. Sert, düzgün yüzeyli ve iyi sınırlı yumrulardır. Bazen ağrılı ve hassas olabilirler.
Mastitler (meme iltihapları) iyi huylu kitlelere neden olabilirler. Kitleye ağrı ve kızarıklık eşlik edebilir. Laktasyonel (emzirmeye bağlı) mastitde ateş görülebilir. Sert, düzgün yüzeyli ve iyi sınırlı kitlelerdir.
Meme kitlesi şikayeti ile başvuran hastada meme ve koltukaltı bölgesinin muayenesi yapılmalıdır. Kitlenin tanısı için öncelikle yapılması gereken görüntüleme tetkikleri mamografi ve ultrasonografidir. Hangi tetkikin öncelikle yapılacağı hastanın yaşına göre değişiklik gösterir.
35 yaş üzerinde mamografi yapılması önerilirken, 35 yaş altında meme dokusunun dens olması ve mamografinin duyarlığı düşük olduğundan ilk tercih edilecek yöntem ultrasonografi olmalıdır. Bu tetkiklerle tanı konulamaz ise manyetik rezonans görüntüleme (MR) ileri tetkik olarak uygulanmalıdır.
Görüntülemeler sonucunda öngörülen tanı görüntüleme eşliğinde yapılan kalın iğne biyopsisi ile kesinleştirilir. Konulan kesin tanıya göre tedavi planlanır.
Kaynakça:
İstanbul'daki Muayenehane Konumu