Günümüzde meme kanseri adını çok daha sık duyar olduk. Çevremizdeki kişilerin ya kendilerinde ya da yakınlarında bu hastalığı deneyimlediğini işitirken bazen endişeye kapılıyor, bazen de tedavi süreçlerine dair umut verici hikâyeler dinliyoruz. Bu hastalığa dair bilinçlenmek hem erken tanı için hem de tedavi sürecinin daha rahat yönetilmesi adına büyük önem taşıyor. “Evre” kavramı ise bu hikâyenin dönüm noktalarından biri: Kanserin bulunduğu safha, tümörün boyutu, lenf düğümü tutulumları ve hastalığın başka organlara yayılıp yayılmadığı gibi faktörlerle belirleniyor. Tıpkı uzun bir yolculukta arabanın yakıt durumuna ve yolun zorluk derecesine bakarak rotamızı planlamamız gibi, meme kanserinin hangi evrede olduğunu bilmek de tedavi sürecinin yol haritasını çizmemize yardımcı oluyor.

EvreTanımTümör Büyüklüğü
Evre 0 (Karsinoma in situ)Kanser hücreleri sadece süt kanallarında veya lobüllerde bulunur, çevre dokulara yayılmamıştır.0 mm (hücreler sınırlandırılmıştır)
Evre 1Tümör küçük ve sınırlıdır, lenf nodlarına yayılım yoktur veya minimaldir.≤2 cm
Evre 2Tümör daha büyük olabilir veya lenf nodlarına yayılım olabilir.2-5 cm
Evre 3 (Lokal İleri Evre)Tümör büyük olabilir ve lenf nodlarına yayılmıştır ancak uzak organ metastazı yoktur.>5 cm veya deri ve göğüs duvarına yayılım gösterebilir
Evre 4 (Metastatik Meme Kanseri)Kanser vücudun diğer organlarına yayılmıştır (kemikler, akciğerler, karaciğer, beyin gibi).Herhangi bir büyüklükte olabilir

Memede Kanser Evreleri Nelerdir ve Teşhis İçin Neden Önemlidir?

Meme kanseri evreleri, doktorların hastalığı sınıflandırmak ve uygun tedavi yolunu belirlemek için kullandıkları bir yol haritası gibidir. Nasıl ki bir şehir turuna çıkmadan önce haritamıza bakıp hangi noktaların kritik olduğunu öğreniyorsak, burada da kanserin ne kadar yayılmış olduğunu bilmek aynı derecede değerlidir. Evreleme, kabaca tümörün boyutu, lenf düğümlerine yayılımı ve uzak organlara sıçrayıp sıçramadığı temelinde yapılır.

Bu evreler 0’dan IV’e kadar sıralanır. Evre 0, kanserin henüz “yerinde” (in situ) olduğu ve etrafa yayılmadığı anlamına gelirken, Evre IV ise hastalığın vücudun başka bölgelerine metastaz yaptığı durumları içerir. Düşünün ki küçük bir fide toprağın sadece yüzeyinde kalsa Evre 0 gibi, ama kökleri derinlere ve hatta başka saksılara yayılmışsa bu da daha ileri bir evreye işaret eder.

Teşhis sırasında evreleme yapıldığında şu konular netlik kazanır:

  • Tümörün ne kadar büyüdüğü veya yayılıp yayılmadığı
  • Tedavi planlamasında cerrahi, kemoterapi, radyoterapi veya hedefe yönelik tedavilerin nasıl bir sırayla ve hangi yoğunlukta yapılacağı
  • Hastalığın olası seyri ve sağkalım tahminleri

Erken evrelerde tedavi şansı genellikle daha yüksek ve tedavi yöntemleri daha sınırlı olabiliyor; örneğin sadece cerrahi ve radyoterapi yeterli olabiliyor. İleri evrelerde ise daha geniş kapsamlı tedaviler gerekebiliyor. Dolayısıyla memede kanser evresinin doğru belirlenmesi hem hekimlerin hem de hastanın tedavi yolculuğunu en etkili şekilde planlaması için vazgeçilmez bir basamaktır.

Evre 0 Meme Kanseri Nedir ve Nasıl Tedavi Edilir?

Evre 0, diğer adıyla “carcinoma in situ”, meme kanserinin en erken ve en yüzeysel safhasını temsil eder. Burada kanser hücreleri süt kanallarında (ductal carcinoma in situ – DCIS) ya da lobüllerde (lobular carcinoma in situ – LCIS) hapsolmuştur ve henüz çevre dokulara ya da kan damarı/lenf yollarına sızmamıştır. Bu durumu bir binanın sadece ince çatlaklarına benzetebiliriz; henüz derine inmemiş, yapının temelini etkilememiştir. Ama eğer bu çatlaklar ihmal edilirse daha derin problemlere dönüşme ihtimali mevcuttur.

En yaygın şekli DCIS olan Evre 0’da kanser hücreleri süt kanallarının duvarlarından dışarı çıkmamıştır. LCIS ise kanserden ziyade ileri dönemde kansere dönüşme riski taşıyan bir lezyon olarak görülür. Bu ikisini ayırt etmek önemlidir çünkü tedavi planları ve risk değerlendirmeleri farklılık gösterebilir.

Tedavide en sık başvurulan yöntemler şunlardır:

  • Cerrahi Müdahale (Lumpektomi veya Mastektomi): DCIS söz konusu olduğunda, genellikle “meme koruyucu cerrahi” dediğimiz lumpektomi yapılır. Bu işlem sırasında sadece kanserli bölge ve etrafındaki bir miktar sağlıklı doku çıkarılır. Eğer yaygın ve çok odaklı DCIS varsa, doktor mastektomi (memenin tamamının alınması) önerebilir. LCIS’de ise çoğu zaman sadece yakın takip veya koruyucu ilaç tedavileri tercih edilir.
  • Radyoterapi: Lumpektomi sonrası, geri kalan meme dokusunda potansiyel kanser hücrelerini yok etmek ve nüks riskini azaltmak adına radyoterapi uygulanabilir. Bu haftada beş gün olmak üzere birkaç hafta süren bir tedavi protokolüdür.
  • Hormonal Tedavi: Eğer kanser hücreleri hormon reseptörü pozitif (ER+ veya PR+) ise, tedaviye ek olarak tamoksifen veya aromataz inhibitörleri gibi hormonal tedaviler önerilebilir. Bu ilaçlar meme dokusundaki östrojeni baskılayarak, kanser hücrelerinin büyümesini önlemeye yardımcı olur.

Genellikle Evre 0 için kemoterapi önerilmez, çünkü bu erken dönemde sistemik yayılım söz konusu değildir. Tedavi sonuçları oldukça yüz güldürücüdür; neredeyse tüm hastalarda uzun dönem sağkalım oranı yüksektir. Ancak yine de dikkatli takip şarttır çünkü “gizli bir tehdit” gibi davranabilen mikroskobik kalıntılar zamanla aktifleşebilir. Düzenli kontrollerle bu risk minimuma indirilebilir.

Evre I Meme Kanserinin Özellikleri Nelerdir?

Evre I meme kanseri, kanserin meme dokusunda başladığı ve henüz çok küçük boyutta olduğu durumları ifade eder. Tümör genellikle 2 cm veya daha küçük olup (kabaca bir çekirdekli büyük bir zeytin veya fındık boyutunda hayal edilebilir), çevre dokulara sınırlı bir yayılım söz konusudur. Bu evre, “taze filizlenen bir bitki” gibi düşünülebilir: Kökleri henüz çok derine inmediği için kontrol altına alınması görece daha kolaydır.

Evre I, TNM sınıflamasına göre kendi içinde iki alt kısma ayrılabilir:

  • Evre IA: Tümör 2 cm veya daha küçükken lenf düğümlerine yayılım yoktur.
  • Evre IB: Mikroskobik düzeyde lenf düğümü tutulumu olabilir veya lenf düğümünde 2 mm’den küçük kanser hücreleri bulunur (mikrometastaz), ancak ana tümör yine 2 cm’den küçüktür ya da meme içinde tespit edilemeyebilir.

Bu evredeki hastaların birçoğu rutin tarama ya da kendilerinin fark ettiği bir kitle sayesinde teşhis edilir. Bazen memede veya koltuk altında küçük bir sertlik ya da sızı hissedilebilir. Kimi zaman ise hiç belirti vermeden mamografi veya ultrason gibi görüntüleme yöntemleriyle saptanır.

Tedavide öncelikle cerrahi yaklaşımlar öne çıkar:

  • Lumpektomi (Meme Koruyucu Cerrahi): Bu yöntemde sadece tümör ve etrafındaki az miktarda doku çıkarılır. Ardından radyoterapi uygulanarak geri kalan meme dokusunda kalma ihtimali olan kanser hücreleri yok edilmeye çalışılır.
  • Mastektomi: Eğer tümör çok odaklı, memenin farklı bölümlerinde veya genetik risk faktörleri yüksekse (örneğin BRCA mutasyonu), doktor mastektomiyi önerebilir. Hastanın tercihleri ve tümörün yapısı da burada önemlidir.

Cerrahi sırasında, kanserin lenf düğümlerine yayılım gösterip göstermediğini anlamak için sıklıkla “sentinel lenf düğümü biyopsisi” yapılır. Bu işlem, koltuk altındaki ilk karşılayıcı lenf düğümünün analiz edilerek yayılım olup olmadığının tespitine dayanır.

Evre I’de hormon reseptör durumu HER2 durumu gibi tümörün moleküler özellikleri de tedavi stratejisinde belirleyicidir. Örneğin hormon reseptörü pozitif tümörlerde hormon baskılayıcı ilaçlar kullanılabilir. HER2 pozitif bir tümör söz konusuysa da trastuzumab gibi hedefe yönelik tedaviler devreye girer. Kemoterapi ise tümörün agresifliğine ve lenf düğümü durumuna göre değerlendirilir, ancak genellikle bu evrede hastalığın erken yakalanmış olması sayesinde birçok hasta için prognoz oldukça iyidir.

Evre II Meme Kanseri, Meme Kanserinin Daha Erken Evrelerinden Nasıl Farklıdır?

Evre II meme kanseri, tümörün boyut ya da lenf düğümü tutulumu bakımından daha belirgin hale geldiği, ancak henüz uzak organlara sıçramadığı bir aşamadır. Nasıl ki bir ağacın dalları genişleyip kökleri biraz daha yayıldıkça göze çarpar hale gelir, Evre II de bu görünürlüğün arttığı fakat hala kontrol altına alınabilir bir dönemi ifade eder.

Bu evre, genellikle iki alt kısımda incelenir:

Evre IIA:

  • Tümör 2 cm’den küçükken lenf düğümlerine yayılım olabilir (mikrometastaz veya makrometastaz), veya
  • Tümör 2-5 cm arasındadır ama lenf düğümü tutulumu yoktur.

Evre IIB:

  • Tümör 2-5 cm arasındadır ve lenf düğümlerine yayılım mevcuttur, veya
  • Tümör 5 cm’den büyüktür ancak lenf düğümünde tutulum yoktur.

Buradaki kritik fark, kanserin koltuk altı lenf düğümlerine yayılma olasılığının daha yüksek olması ve tümörün boyutunun artmış olmasıdır. Erken evrelerde (özellikle Evre I’de) küçük ve sınırlı boyutta olan tümör, Evre II’de dikkate değer bir büyüklüğe ulaşmış olabilir. Ayrıca lenf düğümlerine yayılma “savaşın daha geniş bir cephede sürdüğünü” gösterir.

Tedavi Seçenekleri

  • Evre II meme kanserinde tedavi genelde çok yönlüdür. Cerrahi hala temel yaklaşımdır ve ya lumpektomi ya da mastektomi uygulanır. Tümör boyutu büyükse veya çoklu odak söz konusuysa mastektomi tercih edilebilir. Lenf düğümü tutulumu varsa, sentinel lenf düğümü biyopsisinin yanı sıra daha kapsamlı bir “aksiller lenf düğümü diseksiyonu” gündeme gelebilir.

Cerrahiyi takip eden radyoterapi, özellikle meme koruyucu cerrahi yapıldıysa, kalan meme dokusunda nüks riskini azaltmak için oldukça önemlidir. Lenf düğümlerinin yoğun olarak tutulduğu durumlarda koltuk altına veya göğüs duvarına ek radyoterapi de yapılabilir. Kemoterapi ise bu evrede yaygın olarak önerilir, çünkü lenf düğümü tutulumu durumunda kanser hücrelerinin olası mikroskobik yayılımı engellenmiş olur. Hormona duyarlı tümörlerde hormon tedavisi, HER2 pozitif tümörlerde ise trastuzumab gibi hedefe yönelik ajanlar eklenir.

Evre III Meme Kanseri İçin Tedavi Seçenekleri Nelerdir?

Evre III, meme kanserinin artık daha “lokal ileri” aşamaya geldiği; yani memede veya yakın çevresindeki lenf düğümlerinde kapsamlı bir yayılımın görüldüğü fakat hâlâ uzak organ metastazının saptanmadığı dönemi ifade eder. Bunu, bir ağacın dallarının komşu bahçeye kadar uzanmasına ama henüz tamamen başka topraklarda filizlenmemesine benzetebiliriz. Böyle bir durumda hastalığın kontrol altına alınması daha zorlu olabilir ancak modern tedavilerle ciddi oranda başarılı sonuçlar alınabilmektedir.

Evre III’ü Belirleyen Özellikler

  • Tümör boyutunun genellikle 5 cm’den büyük olması,
  • Lenf düğümlerinde (aksilla, köprücük kemiği çevresi, göğüs duvarı gibi) kapsamlı tutulum,
  • Tümörün göğüs duvarına veya deri yüzeyine yayılma işaretlerinin olması.

Tedavi Seçenekleri

  • Neoadjuvan Kemoterapi (Cerrahi Öncesi Kemoterapi): Evre III vakalarında sıklıkla uygulanan bir yöntemdir. Büyük tümörlerin küçültülmesi ve cerrahinin daha etkili bir şekilde yapılması için cerrahiden önce kemoterapi verilir. Böylelikle bazı hastalarda ilk başta mastektomi planlanırken, tümör küçülünce lumpektomi yapılabilmesi mümkün olabilir.
  • Cerrahi Müdahale: Neoadjuvan tedavi sonrası, tümör boyutu değerlendirildikten sonra meme koruyucu cerrahi veya mastektomi uygulanabilir. Aksiller lenf düğümü diseksiyonu da genellikle bu evrede gereklidir, çünkü lenf düğümlerinde yayılma oranı yüksektir.
  • Radyoterapi: Cerrahi sonrasında tümörün çıkartıldığı bölgeye, göğüs duvarına ve gerekiyorsa koltuk altı veya köprücük kemiği üstü lenf bölgelerine radyoterapi uygulanır. Böylece geride kalmış olabilecek kanser hücreleri hedeflenir ve lokal nüks ihtimali azaltılır.
  • Hedefe Yönelik Tedaviler ve Hormon Tedavisi: Eğer tümör hormon reseptör-pozitifse, östrojen veya progesteron gibi hormonların etkisini bloke edecek ilaçlar (tamoksifen, aromataz inhibitörleri vb.) kullanılır. HER2-pozitif tümörlerde ise trastuzumab, pertuzumab gibi ilaçlar kemoterapiye eklenir.
  • Diğer Destekleyici Tedaviler: Yan etkileri azaltmak ve yaşam kalitesini artırmak amacıyla ilaçla bulantı kontrolü, gerektiğinde ağrı yönetimi, psikolojik destek ve beslenme danışmanlığı gibi ek destekler de önem taşır.

Evre IV Meme Kanserini Nasıl Tanımlarız ve Nasıl Yayılır?

Evre IV, “metastatik” olarak da adlandırılır ve kanser hücrelerinin meme dokusu ve çevresindeki lenf düğümleri dışında uzak organlara yayıldığı durumu ifade eder. Bu ağacın tohumlarının başka bahçelerde ve hatta başka şehirlere taşınması gibi düşünülebilir: Kanser artık kemiklere, akciğerlere, karaciğere veya beyine tutunmuş olabilir.

Metastatik Sürecin Mekanizması

  • Kanser hücreleri, ana tümörden ayrılarak kan damarları veya lenf sistemini kullanarak vücudun farklı bölgelerine seyahat eder. Bu noktada “kök salan” hücreler yeni tümör odakları oluşturur. Meme kanseri özelinde en sık metastaz yerleri kemikler, akciğerler, karaciğer ve beyindir. Hangi organın etkileneceği, genetik faktörler tümörün alt tipi ve hastanın genel sağlık durumu gibi etmenlere bağlıdır.

Tedavi Prensipleri

  • Evre IV meme kanseri genellikle “tamamen kür” (tam iyileşme) odaklı olmaktan çok, hastalığın kontrol altında tutulması ve yaşam kalitesinin en yüksek seviyede sürdürülebilmesi amacıyla tedavi edilir. Tedavi stratejileri, metastazın bulunduğu organlar ve tümörün biyolojik özelliklerine göre değişir:
  • Sistemik Tedaviler: Hormon tedavisi, kemoterapi, hedefe yönelik tedaviler (HER2 pozitif tümörlerde trastuzumab gibi) ve hatta son yıllarda giderek artan oranda kullanılan immunoterapi yöntemlerini kapsar.
  • Lokal Tedaviler: Eğer spesifik bir bölgede (örneğin beyin veya kemik) metastaza bağlı ağrı, bası ya da kırık riski varsa radyoterapi veya cerrahi müdahale ile bu bölge rahatlatılabilir.
  • Destekleyici Tedaviler: Ağrı yönetimi, beslenme desteği, psikolojik danışmanlık ve fizik tedavi gibi ek uygulamalar, hastaların genel durumunu ve yaşam kalitesini iyileştirmeye yöneliktir.

Evre IV tanısı her ne kadar üzücü ve kaygı verici olsa da günümüzde tedavide büyük ilerlemeler kaydedilmiştir. Mevcut ilaçlarla, birçok hasta uzun süre hastalığıyla “birlikte yaşamayı” öğrenebilir. Bazı hastalar için metastatik evre yıllarca kontrol altında tutulabilir. Burada temel amaç vücuttaki kanser yükünü azaltarak semptomları hafifletmek ve hastanın günlük hayatına devam edebilmesini sağlamaktır.

Doktorlar Hastalarda Meme Kanseri Evrelerini Nasıl Belirler?

Meme kanseri evrelemesi, “TNM” adı verilen uluslararası kabul görmüş bir sistem temel alınarak yapılır. Bu kısaltma, tümörün (Tumor) boyutunu (T), lenf düğümü (Node) tutulumunu (N) ve metastaz (Metastasis) durumunu (M) ifade eder. Bir evin yangın sırasındaki durumunu değerlendirmek gibi düşünün: Ateşin büyüklüğü (T), alevlerin diğer odalara yayılması (N) ve hatta başka binalara sıçraması (M) göz önüne alınır.

Adım Adım Süreç:

  • Görüntüleme Yöntemleri: Mamografi, ultrason ve MRI gibi araçlarla memede ve çevresindeki yapıdaki anormallikler tespit edilir. Uzak organlar için BT, PET-CT gibi ileri görüntüleme yöntemlerine de başvurulabilir.
  • Biyopsi: Kanser olduğundan şüphelenilen dokudan örnek alınarak mikroskop altında incelenir. Bu aşamada tümörün hücresel özellikleri, hormon reseptör durumu ve HER2 ekspresyonu gibi bilgiler edinilir.
  • Cerrahi ve Patolojik İnceleme: Doktorlar cerrahi müdahale sırasında alınan tümörü ve lenf düğümlerini patoloji laboratuvarına gönderir. Patolog, tümörün boyutunu ve lenf düğümlerindeki kanser hücrelerinin varlığını kesin olarak değerlendirir. Bu “patolojik evre” olarak da bilinir ve genellikle en güvenilir sonuçları sağlar.
  • Numaralandırma: T (0-4 arası), N (0-3 arası) ve M (0-1) değerleri belirlendikten sonra, bu değerler kombine edilerek nihai evre (0’dan IV’e) saptanır. Örneğin T2N1M0, genellikle Evre II veya III olarak sınıflandırılabilir.

Lenf Düğümleri Meme Kanseri Evrelerinde Ne Rol Oynar?

Lenf düğümleri, vücudumuzun savunma sisteminin kaleleridir. Meme bölgesinden gelen lenf sıvısı özellikle koltuk altındaki (aksiller) lenf düğümlerine süzülerek gider. Kanser hücreleri, bu “yol” üzerinden ilk olarak koltuk altı lenf düğümlerine ulaşır. Bu nedenle lenf düğümlerinde kanser varlığı, hastalığın daha fazla ilerleyebileceğine dair önemli bir işarettir.

Neden Bu Kadar Önemliler?

  • Evrelemede Belirleyici Rol: Tümörün boyutu kadar, lenf düğümlerinin durumu da evreyi belirleyen kritik faktörlerden biridir. N0, hiçbir lenf düğümünün etkilenmediğini gösterirken, N1, N2 ve N3 kademeli olarak daha fazla lenf düğümü yayılımını ifade eder.
  • Tedavi Planlaması: Lenf düğümü metastazı olan hastalarda daha agresif tedavi stratejileri gerekebilir. Örneğin kemoterapi, radyoterapi veya hedefe yönelik tedaviler daha erken aşamada devreye sokulabilir.
  • Prognoz (Gidişat) Üzerindeki Etkisi: Genelde lenf düğümleri tutulu olan hastalarda, hastalığın nüks ya da metastaz yapma ihtimali daha yüksektir. Ancak bu mutlaka kötü bir tablo anlamına gelmez; modern tedaviler sayesinde bu risk büyük oranda kontrol altına alınabilir.
  • Tanısal Yöntemler: Lenf düğümü durumunu saptamak için ilk adım sıklıkla “sentinel lenf düğümü biyopsisi”dir. Meme içindeki tümöre yakın bir bölgeye mavi boya veya radyoaktif madde enjekte edilerek, kanser hücrelerinin ilk ulaştığı lenf düğümü (sentinel) tespit edilir ve çıkarılır. Eğer bu düğümde kanser saptanırsa, ek lenf düğümlerinin çıkarılması (aksiller diseksiyon) gündeme gelebilir.

Erken Teşhis Meme Kanseri Evrelerini Nasıl Etkiler?

Erken teşhis, meme kanseriyle mücadelenin belki de en güçlü silahıdır. Hastalığı henüz “kök salmadan” veya çok sınırlı bir alandayken tespit etmek, hem tedavi seçeneklerini arttırır hem de başarı şansını yükseltir. Nasıl ki ormanın küçük bir köşesinde başlayan bir yangın hızla söndürülebilirken, alevler büyüyüp yayılırsa kontrol etmek çok daha zorlaşır, meme kanserinde de erken dönemde yakalamak işte bu kadar önemlidir.

Nasıl Etkiler?

  • Daha Düşük Evre ve Daha Az İnvazif Tedavi: Evre 0 veya Evre I gibi durumlarda, kitle küçük ve lokalizedir, lenf düğümü tutulumu azdır veya hiç yoktur. Böylece hastaların mastektomi yerine lumpektomi + radyoterapi gibi daha meme koruyucu yaklaşımlarla tedavi olması mümkün hale gelir.
  • Daha Yüksek Sağkalım Oranları: Erken evrede yakalanan meme kanserinde 5 yıllık sağkalım oranları %90’ların üzerindedir. Bu büyük oranda kanserin henüz vücuda yayılma fırsatı bulamamasından kaynaklanır.
  • Yaşam Kalitesinin Korunması: Sadece daha kısa cerrahi işlemler ve daha sınırlı ek tedaviler (kemoterapi veya radyoterapi) yeterli olabileceği için yan etkiler nispeten daha az olur.
  • Psikolojik Avantaj: Erken teşhis, hastalarda “durumu kontrol altına alabilme” hissiyatı yaratır. Bu psikolojik destek, tedavinin başarısına dolaylı olarak katkıda bulunur.

Erken teşhis için düzenli taramalar hayati önem taşır. 40 yaşından sonra her kadının yılda bir mamografi çektirmesi önerilir. Ailesinde erken yaşta meme kanseri öyküsü bulunanlar veya yüksek genetik risk faktörüne sahip kişilerde taramalar daha erken yaşlarda başlayabilir. Kendi kendine meme muayenesi de ele gelen şüpheli sertliklerin erkenden tespit edilmesini sağlayabilir. Bu şekilde “yangını” daha alev almadan söndürmek mümkün olur.

Meme Kanseri Evrelerinin Her Birine İlişkin Sağkalım Oranları Nelerdir?

Meme kanserinde sağkalım oranları, kanserin evresine, tümörün biyolojik özelliklerine ve hastanın genel sağlık durumuna göre farklılık gösterir. Ancak genel olarak erken evrede yakalanan meme kanserinde sağkalım oranları son derece yüksektir. Bunu, tıp dünyasının bu hastalığa karşı uzun süredir sürdürdüğü “mücadele”nin kazanımları olarak görmek mümkündür.

  • Evre 0:

DCIS (duktal karsinoma in situ) olarak da bilinen bu aşama, kanser hücrelerinin henüz süt kanallarının dışına taşmadığı dönemi anlatır. Tedaviyle %98’lere varan çok yüksek başarı oranları mevcuttur. Kanser, “bulunduğu yerde” kontrol altına alınabildiği için genellikle uzun vadede iyi bir prognoz söz konusudur.

  • Evre I:

Tümör boyutu 2 cm’den küçük olup ya lenf düğümlerine yayılım yoktur ya da minimaldir. Cerrahi, radyoterapi ve gerekirse ek tedavilerle 5 yıllık sağkalım oranları %90-95’in üzerindedir. Erken tanı ve doğru tedavi stratejisi sayesinde hastaların büyük çoğunluğu uzun yıllar sağlıklı bir yaşam sürebilir.

  • Evre II:

Tümör 2-5 cm arasında olabilir veya lenf düğümlerinde belirgin bir tutulum mevcuttur. Tedavi planında kemoterapi sıklıkla devreye girer. Bu aşamada 5 yıllık sağkalım oranları %70-90 arasında değişmekle birlikte lenf düğümü tutulumu ve tümörün biyolojik özellikleri bu oranı etkiler.

  • Evre III:

Lokal ileri safha olarak tanımlanır. Tümör 5 cm’den büyük olabilir veya geniş lenf düğümü yayılımı bulunabilir. Neoadjuvan kemoterapi, cerrahi, radyoterapi ve hedefe yönelik tedavilerle hastalık kontrol altına alınmaya çalışılır. 5 yıllık sağkalım oranları %50-70 civarındadır. Hastaya özel tedavi planları ve yeni ilaç protokolleriyle bu oranın giderek yükseldiğini belirtmekte fayda var.

  • Evre IV:

Metastatik meme kanseri olarak bilinir. Kanser hücreleri kemik, karaciğer, akciğer veya beyin gibi uzak organlara yayılmıştır. Bu evrede kür nadiren mümkündür; tedavide amaç hastalığın ilerleyişini yavaşlatmak ve yaşam kalitesini korumaktır. 5 yıllık sağkalım oranları ortalama %20-30 civarındadır. Ancak unutmamak gerekir ki bu istatistikler, hızla gelişen tıbbi teknolojiler ve yeni ilaçlarla her geçen gün iyileşmektedir. Bazı hastalar, metastatik tanı aldıktan sonra bile uzun yıllar kaliteli bir yaşam sürebilir.

İstanbul'daki Muayenehane Konumu

WhatsApp Hemen Bilgi Al
Bize Ulaşın!