Guatr boynun ön kısmında yer alan tiroid bezinin çeşitli nedenlerle büyümesi sonucu oluşan bir sağlık sorunudur. Tiroid bezi vücudun metabolizmasını düzenleyen hormonların üretiminden sorumludur ve büyümesi hem estetik hem de sağlık açısından önemli sonuçlar doğurabilir. Guatrın belirtileri arasında boyunda şişlik boğazda sıkışma hissi ve nefes alma güçlüğü gibi sorunlar yer alabilir. Yaygın nedenler arasında iyot eksikliği otoimmün hastalıklar ve tiroid nodülleri bulunmaktadır. Bu durumun tedavisi altta yatan nedene göre değişiklik gösterir ve cerrahi müdahaleden ilaç tedavisine kadar farklı yöntemleri içerebilir.
Tanım | Tiroid bezinin tamamının veya bir kısmının cerrahi olarak çıkarılması işlemidir. Guatr, nodül, tiroid kanseri veya diğer tiroid hastalıklarında uygulanabilir. |
Endikasyonlar | – Büyük guatrın nefes darlığı veya yutma güçlüğüne yol açması. – Tiroid kanseri şüphesi veya tanısı. – Hormonları kontrol altına alamayan toksik multinodüler guatr veya Graves hastalığı. – Tiroid nodüllerinde malignite riski. |
Ameliyat Türleri | – Total Tiroidektomi: Tiroid bezinin tamamen çıkarılması. – Subtotal Tiroidektomi: Tiroidin bir kısmının çıkarılması. – Lobektomi: Sadece bir lobun çıkarılması (örneğin, tek nodül varsa). |
Hazırlık | – Ameliyat öncesi detaylı tiroid fonksiyon testleri. – Ultrason, sintigrafi veya biyopsi ile tanı doğrulama. – Kanama riski için kan testleri yapılır. – Hormonları dengelemek için ilaç tedavisi gerekebilir. |
Ameliyat Süreci | – Genel anestezi altında gerçekleştirilir. – Boyunda küçük bir kesi yapılır. – Tiroid bezi ve gerekirse çevresindeki lenf nodları çıkarılır. |
Komplikasyonlar | – Ses kısıklığı (rekürren laringeal sinir zedelenmesi). – Hipokalsemi (paratiroid bezlerinin etkilenmesi). – Enfeksiyon veya kanama. – Cerrahi sonrası tiroid hormon yetmezliği (hipotiroidi). |
Tedavi Sonrası Süreç | – Total tiroidektomi sonrası yaşam boyu tiroid hormonu replasman tedavisi (levotiroksin). – Düzenli hormon seviyelerinin izlenmesi. – Ağrı ve yara bakımı. |
Avantajlar | – Büyük guatrın oluşturduğu semptomların giderilmesi. – Malignite riski taşıyan nodüllerin çıkarılması. – Hormon üretimindeki dengesizliklerin kontrol altına alınması. |
Dezavantajlar | – Yaşam boyu hormon tedavisi gerekebilir. – Cerrahiye bağlı yan etkiler ve komplikasyon riski. |
Alternatifler | – Radyoaktif iyot tedavisi (özellikle toksik guatrda). – İlaç tedavisi (antitiroid ilaçlar). |
Takip ve Kontrol | Ameliyat sonrası düzenli kan testleri ve fizik muayenelerle tiroid hormon düzeylerinin izlenmesi gerekir. |
Guatr Nedir?
Guatr tiroid bezinin büyümesiyle karakterize edilen ve binlerce yıllık geçmişi boyunca farklı kültürlerde tanınmış bir sağlık sorunudur. Tarihsel kayıtlar guatrın hem nedenlerinin hem de tedavisinin anlaşılmasında önemli ilerlemeler kaydedildiğini göstermektedir.
Eski Çin tıbbında MÖ 2700 yılına kadar uzanan metinler guatr tedavisinde deniz yosunu ve deniz süngerleri gibi iyot açısından zengin doğal maddelerin kullanıldığını belgelemektedir. Benzer şekilde Hindistan’ın Ayurvedik literatüründe “galaganda” adıyla anılan guatr cerrahi müdahalelerle tedavi edilmeye çalışılmıştır. Antik Roma’da MS 127 civarında şair Juvenal Alpler bölgesinde boyun şişliklerinin yaygın olduğunu yazarak bu bölgedeki guatr prevalansına dikkat çekmiştir. Aynı dönemde tıp bilgini Galen yakılmış deniz yosunu gibi tedaviler önererek guatr tedavisinde önemli bir adım atmıştır.
Orta Çağ’da İslam dünyasında yapılan çalışmalar guatrın anlaşılmasında ve Graves hastalığı gibi ilişkili durumların tanımlanmasında önemli rol oynamıştır. 12. yüzyılda Pers hekimi Zayn al-Din al-Jurjani guatr ile göz çıkıntısı (ekzoftalmi) arasındaki ilişkiyi tanımlayarak tıp tarihine önemli bir katkı sunmuştur. Ancak cerrahi müdahaleler sınırlı başarı göstermiştir.
Rönesans döneminde tıp bilgisi önemli ölçüde ilerlemiştir. Paracelsus guatr ve içme suyundaki mineraller arasındaki ilişkiyi belirterek çevresel faktörlerin bu hastalık üzerindeki etkisini vurgulamıştır. 1811 yılında Bernard Courtois’un iyotu keşfetmesi guatr tedavisinde dönüm noktası olmuştur. Jean-François Coindet’in 1820’de iyot eksikliğini guatrın ana nedeni olarak tanımlaması ve iyot takviyelerini tedaviye dahil etmesi bu hastalığın yönetiminde çığır açmıştır.
19. ve 20. yüzyılda iyotlu tuzun yaygın kullanımı guatrın yaygın olduğu birçok bölgede prevalansın düşmesini sağlamıştır. Bununla birlikte iyot eksikliğinin devam ettiği dağlık bölgelerde hastalık halen önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir. Guatrın tarihi tıp biliminin gelişimiyle paralel olarak önemli dersler barındırmaktadır.
Guatrın Nedenleri Nelerdir?
Guatr tiroid bezinin büyümesiyle karakterize bir durum olup çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir. İyot eksikliği dünyada guatrın en yaygın nedenlerinden biridir. Tiroid bezi tiroid hormonlarını üretmek için iyota ihtiyaç duyar. Yetersiz iyot alımı tiroid hormonu üretiminde azalmaya neden olur ve bu durum tiroid uyarıcı hormonun (TSH) artışına yol açar. Artan TSH seviyeleri tiroid bezinin büyümesine sebep olur. İlginç bir şekilde aşırı iyot alımı da tiroid bezinin büyümesine neden olabilir çünkü bu durum tiroid hormonlarının üretimini inhibe edebilir.
Otoimmün hastalıklar guatrın gelişiminde önemli bir rol oynar. Hashimoto tiroiditi bağışıklık sisteminin tiroid dokusuna saldırması sonucu oluşur ve genellikle hipotiroidizme yol açar. Bu durum bezin büyümesine neden olabilir. Graves hastalığında ise bağışıklık sistemi tiroid bezi üzerindeki TSH reseptörlerini uyararak hipertiroidizme ve yaygın guatr oluşumuna neden olur.
Genetik faktörler de guatr gelişiminde önemli bir etkendir. Aile öyküsü bulunan kişilerde guatr riski artar özellikle kadınlarda genetik yatkınlık daha belirgindir. Çevresel faktörler guatrın gelişiminde diğer bir etkendir. Bazı besinlerde bulunan doğal guatrojenler ve sigara kullanımı tiroid fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilir. Ayrıca demir ve selenyum gibi mikro besin eksiklikleri de riski artırır.
Son olarak tiroid nodülleri tiroid bezinde anormal büyümelere neden olabilir. Multinodüler guatrda bu nodüller hormon üretimini bağımsız hale getirerek hipertiroidizme yol açabilir.
Guatr Ne Kadar Yaygındır?
Guatr tiroid bezinin büyümesiyle ortaya çıkan ve dünya genelinde yaygın bir sağlık sorunudur. Bu durumun sıklığı iyot alımı, yaş, cinsiyet ve coğrafi konum gibi faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterir. İyot eksikliği guatrın en önemli nedenlerinden biridir ve dünya nüfusunun üçte biri bu sorundan etkilenmektedir. Özellikle iyot eksikliği bulunan bölgelerde guatr yaygınlığı %80’e kadar çıkabilmektedir. Buna karşılık iyot alımının yeterli olduğu bölgelerde guatr oranları oldukça düşüktür.
Guatr kadınlarda erkeklere kıyasla daha sık görülür; kadın-erkek oranı yaklaşık 4:1’dir. Bu farkın hormon seviyelerindeki farklılıklardan kaynaklandığı düşünülmektedir. Özellikle 45 yaş üzerindeki kadınlar guatr açısından yüksek risk altındadır. Yaş ilerledikçe guatr yaygınlığı artar; yapılan çalışmalarda 55-75 yaş arası bireylerde oran %74 olarak bildirilmiştir.
Coğrafi açıdan bakıldığında endemik guatr özellikle Afrika Güneydoğu Asya ve Batı Pasifik bölgelerinde yaygındır. Örneğin Etiyopya’da çocuklarda guatr oranı %40’ın üzerindedir. Hindistan’da ise yaklaşık 54 milyon kişi guatr ile yaşamaktadır. Bu oranlar iyot eksikliğinin yanı sıra guatrojenik gıdaların tüketiminden de etkilenmektedir.
Dünya genelinde tuzun iyotlandırılması gibi halk sağlığı uygulamaları guatr yaygınlığını önemli ölçüde azaltmıştır. Ancak bazı bölgelerde bu durumun devam etmesi sürdürülebilir ve etkili önlemlerin önemini göstermektedir.
Guatrın Oluşum Süreci Nasıldır?
Guatr oluşumu tiroid bezinin büyümesine yol açan çeşitli biyolojik süreçlerin karmaşık bir etkileşiminden kaynaklanır. Tiroid bezi metabolizmayı düzenleyen tiroksin (T₄) ve triiodotironin (T₃) hormonlarını üretir. Bu hormonların sentezi hipofiz bezinden salınan tiroid uyarıcı hormon (TSH) tarafından kontrol edilir. Guatrın temel oluşum mekanizmalarından biri genellikle iyot eksikliğine bağlı olarak tiroid hormon üretiminin azalmasıdır. İyot T₄ ve T₃ hormonlarının sentezi için temel bir elementtir. Yetersiz iyot alımı tiroid hormon seviyelerinin düşmesine yol açar ve bu durum hipofizi daha fazla TSH salgılaması için uyarır. Artan TSH tiroid hücrelerinde büyüme ve bölünmeyi tetikleyerek bezin genişlemesine neden olur.
Tiroid folikülleri kolloid adı verilen bir madde ile dolu olan yapılar olarak tiroid hormonlarının üretiminde anahtar rol oynar. TSH seviyelerindeki artış bu foliküllerin daha fazla tiroglobulin üretmesine ve bezin hormon üretimini artırmaya çalışmasına yol açar. Ancak iyot eksikliği devam ettiği sürece bu süreç yeterli hormon sentezini sağlayamaz ve bezin daha fazla büyümesine neden olur. Tiroid hücre zarındaki sodyum-iyot taşıyıcılarının artışı hücrenin dolaşımdan daha fazla iyot çekmesini sağlayarak hormon üretimini dengelemeye çalışır. Ancak bu telafi mekanizması bezin büyümesini hızlandırabilir.
Guatrın ilerleyen aşamalarında düzensiz hücre çoğalması ve nodüler yapılar oluşabilir. Bu nodüller hormon üretiminde özerklik kazanabilir ve TSH’den bağımsız olarak işlev görebilir. Bu durum multinodüler guatr olarak bilinir ve tiroid dokusunun bazı bölümlerinde aşırı hormon üretimine yol açabilir. Tiroid bezindeki bu hiperaktif nodüller tirotoksikoz olarak adlandırılan aşırı tiroid hormonu durumuna neden olabilir.
Guatrın Belirtileri Nelerdir?
Guatr çeşitli belirtilerle kendini gösterebilen bir tiroid bezi rahatsızlığıdır. En sık karşılaşılan belirti boynun ön kısmında alt bölümde görülen bir şişliktir. Bu şişlik bezin büyüklüğüne ve yapısına bağlı olarak farklılık gösterebilir; difüz (yaygın) veya nodüler (düğümsel) olabilir. Fiziksel olarak gözle görülür bir şişlik dışında guatr büyüklüğüne ve çevresindeki yapılar üzerindeki etkisine bağlı olarak boğazda sıkışma hissi yutkunma güçlüğü ve nefes almada zorluk gibi mekanik belirtilere neden olabilir. Öksürük ve ses kısıklığı da bu tabloya eşlik edebilir.
Guatrın belirtileri yalnızca fiziksel etkilerle sınırlı kalmaz tiroid bezinin hormon üretim seviyesiyle de doğrudan ilişkilidir. Hipertiroidizm durumunda tiroid bezinin fazla hormon üretmesi nedeniyle çarpıntı, titreme, aşırı terleme, sıcaklık intoleransı, iştah artışı ve kilo kaybı gibi metabolik belirtiler ortaya çıkabilir. Buna karşılık, hipotiroidizmde tiroid hormonlarının yetersizliği, yorgunluk, kilo alımı, soğuk intoleransı, kabızlık, depresyon, saç dökülmesi ve cilt kuruluğu gibi semptomlara yol açar.
Bazı bireylerde tiroid hormon seviyeleri normal olmasına rağmen guatr fiziksel büyüklüğü nedeniyle belirgin semptomlar yaratabilir. Multinodüler guatrda birden fazla nodülün varlığı özellikle hormon üretiminin otonom hale gelmesi durumunda hipertiroidizme yol açabilir. Bu nedenle guatr belirtileri çeşitlilik gösterebilir ve her bireyde farklı bir tablo oluşturabilir.
Guatr Nasıl Teşhis Edilir?
Guatr teşhisi tiroit bezinin yapısını ve fonksiyonlarını kapsamlı bir şekilde değerlendirmek için bir dizi adımı içerir. Bu süreç doğru tanı koyulması ve uygun tedavi planının oluşturulması açısından hayati öneme sahiptir.
- Klinik Değerlendirme:
Teşhis süreci ayrıntılı bir tıbbi geçmiş alınarak başlar. Hastanın boyunda şişlik nefes alırken veya yutkunurken zorluk, çarpıntılar, kilo değişiklikleri, sıcak veya soğuk intoleransı gibi şikâyetleri sorgulanır. Fiziksel muayene sırasında tiroit bezinin büyüklüğü, kıvamı ve nodüllerin varlığı değerlendirilir. Ayrıca komşu yapıların sıkışması veya yer değiştirmesi gibi bulgular dikkatle incelenir.
- Laboratuvar Testleri:
Tiroit fonksiyon testleri guatrın altında yatan hormonal dengesizlikleri tespit etmek için kullanılır. Serum TSH düzeyleri hipotiroidi veya hipertiroidi ayrımında temel bir göstergedir. Serbest T4 ve T3 düzeylerinin ölçülmesi tiroit fonksiyonunun detaylı değerlendirilmesine olanak tanır. Otoimmün hastalıklardan şüphelenildiğinde anti-TPO ve anti-tiroglobulin gibi otoantikor testleri uygulanır.
- Görüntüleme Yöntemleri:
Ultrasonografi tiroit dokusunun boyutunu nodül varlığını ve dokusal değişiklikleri değerlendirmek için birincil görüntüleme yöntemidir. Nodüllerin iyi huylu ya da kötü huylu olma ihtimali ultrason ile incelenebilir. Radyoaktif iyot veya teknetyum taramaları tiroit dokusunun fonksiyonel aktivitesini değerlendirerek “sıcak” veya “soğuk” nodülleri ayırt eder. BT ve MRG guatrın göğüse yayılması veya komşu yapılara baskı yapması durumunda detaylı anatomik bilgi sağlar.
- İnce İğne Aspirasyon Biyopsisi (İİAB):
Tiroit nodüllerinden hücre örneği almayı amaçlayan bu işlem maligniteyi değerlendirmek için altın standarttır. Elde edilen hücreler sitolojik olarak incelenir ve tedavi kararları bu doğrultuda alınır.
- Ek Testler:
Ses kısıklığı varlığında ses tellerinin durumu laringoskopi ile incelenir. Yutkunma zorluğu durumunda özofagografi veya baryum yutma testleri yapılır. Bu yöntemlerle yemek borusuna baskı olup olmadığı belirlenir.
Guatr Nasıl Tedavi Edilir?
Guatr tedavisi tiroid bezinin büyümesinin altında yatan neden, boyut, semptomların şiddeti ve hastanın genel sağlık durumu gibi faktörlere bağlı olarak değişkenlik gösterir. Tedavi seçenekleri; gözlem, medikal tedavi, minimal invaziv prosedürler ve cerrahi müdahaleyi içermektedir. Her hastaya en uygun yaklaşım ayrıntılı bir değerlendirme ile belirlenir.
Gözlem:
Küçük ve asemptomatik guatrlar genellikle düzenli takiplerle izlenebilir. Malignite riski taşımayan veya tiroid fonksiyon bozukluğu belirtisi göstermeyen bu durumlarda ultrasonografi ile nodüllerin büyüklüğü ve özellikleri değerlendirilir. Semptom geliştirmeyen ve kozmetik kaygısı bulunmayan hastalar için bu yaklaşım uygundur.
Medikal Tedavi:
- Levotiroksin Supresyon Tedavisi: TSH düzeylerini baskılamak amacıyla kullanılan bu tedavi özellikle difüz toksik olmayan guatrda etkili olabilir. Ancak osteoporoz ve kalp ritim bozuklukları gibi yan etkiler nedeniyle dikkatli bir değerlendirme gerektirir.
- İyot Takviyesi: İyot eksikliği nedeniyle oluşan guatrda iyotlu tuz veya oral takviyelerle guatr büyümesi engellenebilir. Ancak aşırı iyot alımı hassas bireylerde hipertiroidizme yol açabilir.
Minimal İnvaziv Prosedürler:
- Radyoaktif İyot Tedavisi: Çok nodüllü guatrların tedavisinde etkili bir yöntemdir. Tiroid hacmini küçültür ancak hipotiroidizm riski taşır.
- Lazer ve Radyo Frekans Ablasyonu: Ameliyatsız tedavi seçeneği sunar ve genellikle cerrahi istemeyen hastalar için tercih edilir.
Cerrahi Müdahale:
- Total Tiroidektomi: Büyük guatrlar malignite şüphesi veya ciddi semptomlar için önerilir. Bu yöntemle guatr tamamen ortadan kaldırılır ancak ömür boyu tiroid hormonu kullanımı gerektirir.
- Subtotal Tiroidektomi: Daha sınırlı bir cerrahi seçenektir ancak nüks riski yüksektir ve yeniden operasyon gerekebilir.
Guatrın Komplikasyonları Nelerdir?
Guatr tedavi edilmediğinde hem tiroid fonksiyonlarında bozukluklara hem de fiziksel komplikasyonlara yol açabilir. Bu komplikasyonlar hastalığın altta yatan nedenine ve guatrın boyutuna bağlı olarak değişiklik gösterebilir.
Tiroid bezinin yeterince hormon üretememesi durumudur. Hipotiroidizm metabolizmayı yavaşlatarak yorgunluk, kilo alımı, soğuk hassasiyeti ve depresyon gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Tedavi edilmezse uzun vadede ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir.
Aşırı tiroid hormonu üretimi sonucunda oluşur. Bu durum çarpıntı kilo kaybı sinirlilik terleme ve titreme gibi belirtilerle kendini belli eder. Kontrolsüz hipertiroidizm, kalp ritim bozuklukları ve kemik erimesi gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir.
Büyüyen tiroid bezi boyunda yer alan trakea ve yemek borusu gibi yapılar üzerinde baskı yapabilir. Bu durum nefes almada zorluk, öksürük ve yutkunma güçlüğü gibi sorunlara neden olabilir. İleri vakalarda yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürebilir.
Guatr zemininde nodül oluşumu sık görülen bir durumdur. Nodüllerin bir kısmı iyi huyluyken, bazıları kanser riski taşıyabilir. Bu nedenle düzenli takip ve gerekli durumlarda biyopsi yapılması önemlidir.
Büyük guatrlar çevredeki kan damarlarına baskı yaparak serebral kan akışını bozabilir ve nadir durumlarda inme gibi ciddi komplikasyonlara neden olabilir. Bu tür vakalar acil müdahale gerektirir.
Guatr Tedavisi Ne Zaman Yapılabilir?
Guatr tedavisinin gerekliliği hastanın semptomlarına guatrın büyüklüğüne yayılımına ve tiroid bezinin fonksiyonel durumuna bağlıdır. Tedaviye karar verilirken guatrın yaşam kalitesi üzerindeki etkisi ve potansiyel komplikasyon riski dikkate alınır. Aşağıda guatr tedavisinin başlıca endikasyonları açıklanmıştır:
- Kanser Şüphesi veya Onayı:
Tiroid nodülleri malignite riski taşıdığında tedavi öncelik kazanır. İnce iğne aspirasyon biyopsisi nodüllerin değerlendirilmesinde kullanılan standart yöntemdir. Biyopsi sonucunda malignite saptanırsa veya kanser şüphesi yüksekse cerrahi müdahale kanserin yayılmasını önlemek için gereklidir.
- Sıkıştırıcı Semptomlar:
Büyük guatrlar nefes borusu yemek borusu veya sinirler üzerinde baskı yapabilir. Bu durum nefes darlığı yutma güçlüğü veya ses değişikliklerine yol açabilir. Böyle semptomlar mevcutsa cerrahi tedavi genellikle kaçınılmazdır.
- Hipertiroidizm:
Graves hastalığı veya toksik nodüler guatr gibi durumlar tiroid hormonlarının aşırı üretimine neden olabilir. Antitiroid ilaçlar etkisiz olduğunda veya kullanımları kontrendike olduğunda radyoaktif iyot tedavisi ya da cerrahi düşünülür.
- Kozmetik Endişeler:
Bazı hastalarda guatr estetik açıdan rahatsızlık yaratabilir. Bu durumda tedavi hastanın psikolojik ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla uygulanabilir.
- Substernal veya Retrosternal Yayılım:
Guatrın göğüs boşluğuna doğru büyümesi ciddi solunum ve yutma zorluklarına neden olabilir. Bu durumlarda cerrahi müdahale yapısal baskıyı ortadan kaldırmak için gereklidir.
- Medikal Tedaviye Yanıt Vermeme:
Guatr medikal tedaviye yanıt vermediğinde alternatif yöntemler değerlendirilmeli ve cerrahi ya da radyoaktif iyot tedavisi planlanmalıdır.
- Hasta Tercihi:
Uzun süreli ilaç kullanımı istemeyen veya kesin çözüm arayan hastalar cerrahi tedaviye yönlendirilebilir. Tedavi planlamasında hastanın bilinçli tercihi önemli bir rol oynar.
Guatr Tedavisi Ne Zaman Yapılamaz?
Guatr tedavisinin uygun olup olmadığı hastanın genel sağlık durumu mevcut hastalıkları ve spesifik klinik faktörlere bağlıdır. Tedavi yöntemlerinin her birinin kendine özgü kontrendikasyonları bulunmaktadır. Aşağıda guatr tedavisinde en sık uygulanan yöntemler olan antitiroid ilaçlar radyoaktif iyot (RAİ) tedavisi ve tiroidektomi ile ilgili kontrendikasyonlar ele alınmıştır.
Antitiroid ilaçlar hipertiroidizmi kontrol altına almak için yaygın olarak kullanılır. Ancak bu ilaçlar bazı durumlarda kullanılamaz. İlaca karşı alerjisi olan bireylerde bu tedavi kesinlikle uygulanmamalıdır çünkü ciddi alerjik reaksiyonlar görülebilir. Ayrıca ciddi karaciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalarda özellikle propiltiourasil kullanımı karaciğer toksisitesi riskini artırır. Nadir fakat ciddi bir yan etki olan agranülositoz geliştiğinde ilaç tedavisi hemen durdurulmalı ve başka bir seçenek değerlendirilmelidir. Gebelik durumunda ise metimazol genellikle ilk trimesterde kullanılmaz; propiltiourasil tercih edilse de dikkatli bir takip gereklidir.
RAİ tedavisi gebelik ve emzirme döneminde kesinlikle uygulanmaz. Radyoaktif iyot fetüsün tiroid dokusuna zarar verebilir ve doğumsal bozukluklara yol açabilir. Emziren annelerde ise süt yoluyla bebeğe geçiş riski bulunmaktadır. Aktif Graves orbitopatisi olan hastalarda RAİ tedavisi göz sorunlarını kötüleştirebilir. Ayrıca tiroid kanseri şüphesi taşıyan bireylerde bu tedavi yöntemi tercih edilmez. 5 yaşın altındaki çocuklarda ise dokuların radyasyona hassas olması nedeniyle RAİ genellikle önerilmez.
Tiroid cerrahisi ciddi kanama bozuklukları (koagülopati) olan ve bu durumu kontrol altında tutulamayan hastalarda uygulanmamalıdır. Önemli kardiyopulmoner hastalıkları olan bireyler için cerrahi işlem yüksek risk taşıyabilir. Gebelik sırasında tiroidektomi genellikle ertelenir acil bir durum olmadığı sürece anne ve bebek üzerindeki riskler göz önüne alınır. Daha önce boyun bölgesine yapılan cerrahiler veya radyasyon anatomik değişikliklere yol açarak cerrahiyi daha karmaşık ve riskli hale getirebilir.
Guatrın İyileşme Süreci Nasıldır?
Guatr cerrahisi sonrası iyileşme süreci hastanın genel sağlığı ve cerrahinin kapsamına bağlı olarak kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Ameliyat sonrası ilk günlerde hastane yatışı gereklidir. Bu dönemde tıbbi ekip olası komplikasyonları izler ve kanama enfeksiyon ya da hipokalsemi gibi durumlar açısından hastayı değerlendirir. Ağrı genellikle minimaldir ve asetaminofen gibi hafif ağrı kesicilerle kontrol altına alınabilir.
Yara bakımı ameliyatın ardından dikkat edilmesi gereken önemli bir aşamadır. Cerrahi bölge genellikle eriyebilen dikişlerle kapatılır ve yara üzerindeki Steri-Strips veya cerrahi yapıştırıcı 10 ila 14 gün içinde kendiliğinden düşer. İlk 24 saat yaranın kuru tutulması ardından hafif sabun ve suyla temizlenmesi önerilir. Yaranın güneş ışığından korunması ve SPF 45 veya daha yüksek koruma faktörlü güneş kremi kullanılması izlerin minimuma indirilmesine yardımcı olur.
Hastalar genellikle 1-2 hafta içinde günlük aktivitelerine dönebilir ancak bu süre boyunca ağır kaldırmaktan ve yorucu fiziksel aktivitelerden kaçınılmalıdır. Geçici ses kısıklığı ve yutma zorlukları ses tellerine olan yakınlık nedeniyle sık görülür ancak genellikle birkaç hafta içinde düzelir.
Tam tiroidektomi uygulanan hastalarda tiroid hormonu takviyesi gereklidir ve uygun dozun belirlenmesi için cerrahiden 6 hafta sonra kan testleri yapılır.
Guatr Nasıl Önlenir?
Guatrın önlenmesi hem bireysel hem de toplum düzeyinde stratejik adımları gerektirir. İlk adım yeterli iyot alımının sağlanmasıdır. İyotlu tuz kullanımı guatrın en yaygın nedenlerinden biri olan iyot eksikliğini önlemek için etkili bir yöntemdir. Deniz ürünleri deniz yosunu süt ürünleri ve yumurta gibi gıdaların düzenli tüketimi de diyette iyot seviyelerini artırır. Özellikle iyot eksikliğinin sık görüldüğü bölgelerde iyotla zenginleştirilmiş gıdalar önemli bir rol oynayabilir.
Halk sağlığı politikaları guatrın önlenmesinde kritik öneme sahiptir. Tuz dışında temel gıdaların iyotla zenginleştirilmesi geniş bir kitleye ulaşmayı sağlar. Eğitim ve farkındalık çalışmaları ise halkı iyotlu tuz kullanımı ve iyotun sağlık için önemi konusunda bilinçlendirmeyi amaçlar. Bu hem bireylerin hem de toplumların guatr riskini azaltmada etkili bir yaklaşımdır.
Bazı bölgelerde goitrojenik (tiroid işlevini engelleyen) maddeler içeren gıdaların tüketimi yaygındır. Bu gıdaların doğru şekilde işlenmesi olası olumsuz etkileri en aza indirir. Ayrıca çevresel faktörlerin kontrolü de önemlidir. İçme suyundaki ve topraktaki kirleticilerin izlenmesi iyot alımını engelleyebilecek maddelerin etkisini azaltabilir.
Özellikle hamile kadınlar ve çocuklar gibi hassas gruplar için iyot alımı hayati öneme sahiptir. Prenatal vitaminler ve okul tabanlı beslenme programları gibi çözümler bu grupların ihtiyaçlarını karşılayarak guatrın önlenmesine katkı sağlar.
Guatr Ameliyatı Fiyatları Ne Kadar ?
Ortalama Guatr Ameliyatı fiyatları için lütfen bizimle iletişime geçin.
Guatr Ameliyatı Olanların Yorumları
Prof. Dr. Gürkan Yetkin'un hasta yorumları için Google Haritalar'a göz atabilirsiniz.
Guatr Ameliyatı Yapan Doktorlar & Hastaneler
Guatr Ameliyatı genel cerrahlar tarafından uygun alt yapıya sahip devlet veya özel hastanelerde yapılır.
Sıkça Sorulan Sorular
Guatr hastaları ne yememeli?
Tiroid hormonlarının çalışmasını azaltan yiyeceklerin tüketimine sınırlama getirilmelidir. Özellikle de brüksel lahanası, brokoli, turp, şalgam, lahana ve karnabahar aşırı tüketilmemeli, yenilecekse de pişirilerek yenilmelidir. Ayrıca yemeklerde kullanılacak tuzun iyotlu olmasına özen gösterilmelidir.
Guatr neden olur?
Guatrın en yaygın sebebi iyot eksikliğidir. Kişi yeteri kadar iyot alamazsa yeteri kadar da tiroid hormonu salgılayamaz. Bu durumda tiroid hormonlarını normal seviyeye getirebilmek için beynin sürekli tiroid bezini çalışması için uyarması durumunda ise tiroid bezi büyür ve guatr gelişir.
Guatr tehlikeli bir hastalık mıdır?
Guatr özellikle de zehirli guatr yaşam kalitesini doğrudan etkileyen ve her yaşta görülebilen bir sağlık problemidir. Zehirli Guatr metabolizmayı etkileyen tiroid bezi ile ilgili doğrudan ilgili olduğundan mutlaka tedavi edilmesi gerekir aksi takdirde ikincil derecece ortaya çıkacak nedenlerle ölümcül olabilir.
Guatr için hangi bölüme gidilir?
Eğer kişi kendinde guatr belirtileri görüyorsa başvurması gereken bölüm hastanelerin genel cerrahi bölümüne başvurabilir. Hekimin yapacağı muayene sonucunda hasta, endokrinoloji bölümüyle konsülte edilebilir.
Guatra ne iyi gelir?
Guatr ile beslenme doğrudan ilişkilidir. Dolayısıyla guatr hastalarının bu hastalığı kontrol altında tutabilmesi doğru ve dengeli beslenmeden geçer. Bu noktada tiroid bezini çalıştıran dereotu, bir antibiyotik etkisi göre soğan ve sarımsak, B vitamini yönünden zengin süt ve süt ürünleri, omega 3 kaynağı deniz ürünleri guatra iyi gelen besinler arasındadır. Ayrıca kişi, bol bol sıvı tüketmeli ve fiziksel aktivitesini aksatmamalıdır.
Guatr ameliyatsız tedavi edilir mi?
Eğer guatrda yapılan biyopsilerde nodül iyi huylu çıkarsa ve büyümeyip kişide şikayetlere yol açmıyorsa ameliyata gerek yoktur, takip yeterlidir. Ancak nodül büyükse ve giderek de büyüyorsa ameliyat gereklidir.
Guatr kansere döner mi?
Tiroid bezinin görevi, salgıladığı hormon ile vücudun çalışma hızını belirlemesidir. Eğer ürettiği hormon seviyesi düşerse vücudun çalışma hızı da düşüşe geçer. Fazla üretildiğinde de vücudun çalışma hızı yükselir. Birçok nodül ilaçlar kontrol altına alınsa da hızlı büyüyen, kistik ya da solid yapıda nodüllerin kansere dönüşme riski vardır.
Guatr hastalığı tedavi edilmezse ne olur?
Hayati bir öneme sahip olan bu hastalık, mutlaka tedavi edilmelidir. Eğer tedavi edilmezse hastalarda kalpte ritim bozukluğu, yüksek tansiyon, kalpte büyüme, kalp yetmezliği gibi hastalıklar meydana gelebilir. Kalp damar sağlığını ciddi manada tehdit eden bu durum hayati risklere yol açabilir.
Zehirli guatr belirtileri neler?
Graves hastalığı yani bilinen adıyla zehirli guatrın en yaygın belirtileri şunlardır; sıcak olmamasına rağmen aşırı terleme, anksiyete, huzursuzluk, kilo kaybı, bağırsak hareketlerinde sıklaşma, adet düzeninin bozulması, cinsel isteksizlik, çarpıntı, taşikardi, gözlerde dışa doğru çıkma ve ellerde titreme sayılabilir.
Guatr olduğumu nasıl anlarım?
Guatr bazı hastalarda belirti vermezken bazı hastalarda kendini yutma güçlüğü, öksürük, nefes darlığı gibi şikayetlerle belli eder. Aynı zamanda boyunda şişlik en sık görülen belirtiler arasındadır. Kilo alma, uyuşukluk hissi, kabızlık, halsizlik, saç dökülmesi, uykusuzluk da görülen diğer şikayetler arasındadır.
Kaynakça:
https://my.clevelandclinic.org/health/diseases/12625-goiter
İstanbul'daki Muayenehane Konumu